Listen Radio Groove Mix

Merhaba benim adım ego: Fatih Terim

İnsanın düşünen bir varlık olmasından dolayı mıdır nedir bilmem ama bizi hayvanlardan ayıran en önemli özelliklerden birisi kendimize olan düşkünlüğümüz ve ben merkeziyetçiliğimiz olsa gerek. Dünyada insandan başka kendini beğenen ve kendini ön plana koyan ve egolarını tatmin etmeden mutlu olamayan başka bir canlı varsa da ben bilmiyorum…

Fatih Terim egosu üzerine bir güzelleme:

Elbette, her insanın az çok egosu var. Çünkü egomuz olmasaydı beynimizin kendi süzgeci olmazdı. Her olayı, her duyguyu belirli standartlara göre kabul ederdik. Bu da her insanın her türlü olay için benzer kararlar almasını sağlardı. Dolayısıyla herkes kendi çapında egoya sahiptir. İnsan yaşadıkları ve gelecek kaygısı gibi sebeplerle olaylara karşı tavrını ve kararını bir ego süzgecinden geçirerek verir.

Burada dikkat edilmesi gereken konu, egonun insanın akıl ve mantığının önüne geçmesi, egolar yüzünden alınması gereken doğru kararların alınamaması ve kendini aşırı önemsemeye ve narsisizme doğru yol almasıdır. Aşırı egolarını ve süper egolarını tatmin etme konusunda doyumsuzlaşan bu tarz kişilerin, artık bu dünyada mutlu olma şansı yoktur. Çünkü yediği yemekten tutun da içtiği suya kadar olan temel insanı ihtiyaçlarda bile bir şekilde egolarını tatmin etme yolu aralar. Onlar için artık dünyada kendilerinden daha değerli bir varlık yoktur ve hiç kimse onlardan daha iyisini bilemez.

Türkiye Futbol Direktörü olan Fatih Terim’e gelecek olarsak, bir insanın narsisizme giden yolculuğunda gelinebilecek son aşamaya geldiğini gözlemlemek hiç de zor değil. Kendisi uzun yıllar Galatasaray’da oynadıktan sonra, teknik direktörlük yapmaya başladı. Galatasaray’da ciddi başarılar kazandı, Türkiye’ye sadece bir kere gelebilen UEFA Kupası’nı kazandı. Kısa süreli ve başarısız olsa da AC Milan gibi dünyaca ünlü bir takıma hoca oldu. Galatasaray’a geri döndü yine şampiyonluk yaşadı ve Milli Takım’la Avrupa Üçüncüsü oldu.

Baktığınızda gerçekten başarılı bir kariyer var. Ve bu kariyer her insanı az çok “Vay ben neyim anasını satayım”, “Futbolu bu ülkede benden daha fazla kimse bilemez” havasına sokar. Ancak, bu havanın kontrol edilmesi gerekir. Eğer bu yaşandıktan sonra sen eğer “Yahu, ben de herkes gibi bir bireyim”, “Evet başarılar oldu ama tek başıma değildi, benim kadar oyuncularımın da emeği var” şekline dönemiyorsan ve kendini halen “Ben olmasam, Türk futbolu olmaz” gibi bir yere koyuyorsan kusura bakma artık tehlikelisin.

Neden tehlikelisin biliyor musun? Çünkü artık senin akıl ve mantığının yerini sadece egon almıştır. Çünkü sen doğru kararları ülke için değil, kendi egonu tatmin etmek için almaya başlamışsındır. Bu yüzden biri senin egonu en ufak zedelediğinde aklı mantığı bırakıp hemen kibirlenirsin…

Bugün geldiğimiz noktada, Barcelona’da oynayan ve oldukça başarılı bir dönem geçiren Arda Turan’ı, Galatasaray’ın kaptanı olan ve attığı son dakika frikik gölüyle Fransa 2016’ya katılmamızın kapısını açan Selçuk İnan’ı ve elimizdeki en iyi gölcü olan Burak Yılmaz’ı kadroda olmamasını bir Allah’ın kulu bana açıklayamaz. Bu futbolcuların kadroda olmamasının sebebi, formsuzluk, sakatlık ve bunun gibi konular olmadığı aşikar. Maalesef bu futbolcular sadece ve sadece Fatih Terim’in egosuna cevap vermedikleri için bugün kadro dışındalar.

Dünya Kupası’na gitmek bizim gibi ülkeler için oldukça önemli… Çünkü orada olmadıkça futbolumuzun tanınması ve gelişmesi imkansız. 35 yaşındayım hayatımda sadece Türkiye’yi bir Dünya Kupası’nda gördüm. O da 2002 yılındaydı ve aradan tam 14 yıl geçti. 2018’de ise tam 16 yıl geçmiş olacak.

Kısaca Milli Takım’ın oraya gitmek için en iyi kadro ile ve tecrübeli oyuncularla maçlarına çıkması gerekiyor. Türkiye’nin çıkarları bir hocanın egosundan daha önemli olmalı… Elimizdeki en iyi kadro neyse, onu çıkarmalı ve yenileceksek de öyle yenilmeliyiz.

Bugün 18 yaşında, tecrübesiz ve son derece bencil bir futbolcu olan Emre Mor’a bel bağlayan Fatih Terim, 29 yaşında futbolunun en olgun döneminde olan, onlarca milli maç tecrübeli Arda Turan’ı bir anda siliyor. Üstelik bunun için en ufak bir doğru düzgün açıklama yok. Bu futbolcular ne yapmış, hangi yüz kızartıcı suçu işlemiş ki, sen bu kişileri tamamen siliyorsun ve diyorsun ki, “Türk halkından özür dilemeliler…” Peki özür dilemeliler ise ne için dileyecekler? Bunu bir bilsek, öğrensek belki susacağız. Ama ortada en ufak bir tatmin edici açıklama yok.

Umarım, oynadığımız 3 maçta sergilenen rezil futbol, bu egoların bir nebze olsa askıya alınmasını ve ülke futbolu için doğru kararların alınmasını sağlar. Bizim şu an formdaysalar bu tecrübeleri adamlara ihtiyacımız var ve milli çıkarlar, başarılar her zaman kişilerin önündedir.

Zaten başka şansımız yok, ya daha güçlü bir kadroya sahip olacağız ya da 2018’i de önceki 3 dünya kupası gibi pas geçeceğiz. Umarım aklıselim kazanır ve egolar geçici olarak da olsa biraz ikinci plana atılabilir.

Hayırlısı…

Yorum ekle

Bir Yorum Yazın

Cemal Alp Solak

İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri 2004 Mezunu, Eski Gazeteci, blogger, iletişim ve dijital pazarlama uzmanı... PHP ve WordPress sevdiği konular...