Evet bugün nispeten daha taze bir anıyı anlatıyorum. Geçtiğimiz ay falandı. Yaramaz bir kedi ağaca çıkmış. Tam yerini de söyleyim Taksim’deki meşhur Kazancı Yokuşu’nda…
Neyse bu yaramaz kedi ürkmüş, ağaçtan inememiş ve itfaiye gelip kediyi ağaçtan kurtarmaya çalışmış. Fakat kedi o kadar yukarıdaymış ki, yavrucağaza ulaşamamış itfaiye erleri.
Velhasıl, kediye birden cesaret gelmiş ve kendini en az ben deyim 6 siz deyin 10 metre yükseklikten aşağıya bırakmış. Bizim muhabir de olayı yakalamış ve kedinin kendini yere bırakış anını kare kare çekmiş.
Buraya kadar her şey normal…
Ben de editör olarak bu haberi gazeteye koyuyorum tabii. ‘Uçan Kedi’ ve bunun gibi başlıklar ilk aklıma gelirken, birdenbire ‘kedilerin sözde 7 canlı’ olduğu aklıma geliyor.
Ben de ‘Kaldı 6 Canı’ şeklinde başlık atıyorum. Ondan sonra bizim sayfa sekreteri Serkan tesadüfen yanıma geliyor ve bende yazılar açıkken haberi görüyor.
Dönüp bana soruyor, “Neden 6?” Ben de diyorum “Hani kediler 7 canlıdır ya ondan esinlendim” diyorum. O da “O, 9 değil miydi” diye bana soruyla cevap veriyor.
1 saniyelik kısa bir düşünüşten sonra “Doğru ya evet 8 olması lazım” diyor ve hemen ‘Kaldı 8 Canı’ olarak değiştiriyorum.
Sonra bu olay tabii ki yayılıyor ve ‘kedinin peşine muhabir mi taktın’, ‘takip mi ediyorsun kediyi’, ‘önceki 3 düşüşü de haber olmuş muydu’ gibisinden espirilere maruz kalıyorum ve aynı şekilde espiriyle cevap vererek günü kapatıyorum.
İşte bizim iş böyle hem zevkli, hem yaratıcı hem de hataya da son derece açık. O zaman ne yapacağız? Dikkati elden bırakmayacağız tabii ki…
Peki ya kediye ne oldu? Yazıya kastığım başlıktan da anlaşıldığı gibi kedi düştükten sonra mükemmel bir şekilde yoluna sapasağlam devam etti. Yani telaş edecek bir şey yok…
Hoşça kalın,
Alp…
Yorum ekle