Listen Radio Groove Mix

Sevgililer Günü üzerine…

Uzun zamandır yazı yazmıyordum. Neden? Cevap basit içimden gelmiyordu…

Bazen tükenirsin, söyleyecek sözün kalmaz, yapacak enerjin olmaz ya da doğru zaman değildir konuşmak için. O zaman en iyisi zırvalamak yerine beklemektir.

Ben de herhalde öyle bir anı bekledim. Aslında bugün de yazasım yoktu ama biraz evvel tarihe baktım ve 14 Şubat’a girmiş olduğumuzu gördüm.

Aziz Valentine denen adamdan gelen bugün yüzlerce yıldır kutlanıyor. Bu herif, birbirine kavuşamayan sevgileri evlendirirmiş. Yani o zamanın sanırım şimdi bakmaya kasamayacağım 300’lü yılların Esra Erol’u. Bu arada hâlâ Esra Erol mu, yoksa Eron mu çözemedim.

Eğer Esra o zaman yaşamış olsaydı, herhalde bugünün ismi İngilizce Valentine’s Day yerine, Esra’s Day olacaktı… Gerçi bizim Esra, birbirini sevenleri değil, birbirini ilk defa görenlerini evlendiriyor o da ayrı bir mevzu.

Sevgililer Günü
Sevgililer Günü

Bu Aziz Valentine denen adamın icadı olduğu öne sürülen Sevgililer Günü, bence biraz kapitalizmden sonra hayatımıza giren bir olgu. Yani bundan 100 sene önce böyle bir gün kutlandığına inanmıyorum. Bilmiyorum da… Fakat, günümüzde “Ne olursan ol yine al” mantığından yola çıkarak yılın belirli aylarına böyle günler yayılmış. Piyasayı, ekonomiyi canlandırmak, insanlara para harcatmak için bulunmaz nimet olarak var oluşlarını sürdürüyorlar.

İtirazım yok. İsteyen alışveriş yapar, hediye alır, isteyen sevgilisiyle romantik bir akşam yemeği yer, isteyen ikisini birden yapar, ya da isteyen evde oturur deli gibi sevişir.

Tercih meselesi…

Bir de şu trip var: “Ah bu sevgililer gününde yalnızım. Darısı seneye.” Yahu yılın 364 günü yalnız olmuşsun, bir gün daha olsan ne olacak ki? Biraz rahat ol, illa herkesin hayatında biri olmak zorunda değil. Zaten kafanın dengi biri değilse, sırf bir sevgilim olsun diye alıp koluna dolaşmanın tadı yok ki…

Yalnızsanız takmayın. Bu dünyada yalnızken de birçok şeyin tadı çıkıyor. Sevgiliz varsa elbette onun değerini bilin. Çünkü ne kadar yalnızlık çok kötü değil desem de, insanın gerçek bir sevdiğinin olması ondan daha güzel bir durum.

Şu an 28 yaşında sayılırım. Elbette bu hayatın daha ileriki safaları da var. Tabi o günleri görebilirsek… İnsanın sevgilisi, eşi olmamasının acısı bence bu ileriki yıllarda çıkar. Çünkü kelimeleri dökecek insan bulamadığı zaman kişi, sorun başlar.

Ayrıca insanın kendinden çıkan bir ufaklığı dünyaya getirmesi, onu büyütmesi, onun büyüme sürecini gözlemlemesi ve başarılı bir hergele olursa, “Lan bunu ben yarattım” diye gurur duyması da çok güzel bir duygu olsa gerek.

Ayrıca yaşlılıkta senin bir parçanın bu dünyada devam edeceğini de bilmek güzel.

O yüzden Sevgililer Günü’ne özel bu yazıyı bir tavsiye ile bitirmem gerek: Kafa dengi birini bulursanız, sizi dinleyen, sizi anlayan, sizi göbeğiniz, kaşınız, gözünüz, cüzdanınız için değil, içinizdeki sizi keşfederek sevebilen birini bulursanız gidin onla evlenin. Hani düğün falan da istemez. İki şahit, bir tarih, bir aşk ve gelecek size yeter…

Hoşça kalın…

4 yorum

Bir Yorum Yazın

  • “bazen tükenirsin, söyleyecek sözün kalmaz, yapacak enerjin olmaz ya da doğru zaman değildir konuşmak için. O zaman en iyisi zırvalamak yerine beklemektir”
    çooook uzun zaman sonra gerçekten budur(!) dediğim bir yazı okudum…
    dilerim en yakın zamanda düğününde oynarız:)))
    haberini de ben yazarım kelebek’e=)

Cemal Alp Solak

İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri 2004 Mezunu, Eski Gazeteci, blogger, iletişim ve dijital pazarlama uzmanı... PHP ve WordPress sevdiği konular...