Listen Radio Groove Mix

Futbolda ulaşılabilecek son nokta: Galatasaray

Dün yani 4 Nisan 2011 Pazartesi işten eve gelip bir Galatasaray maçı izledim. Maç mı izledim, korku filmi mi izledim anlamadım. İçim ürperdi. Midem bulandı, kusasım geldi ama dedim değmez bunlar için yediklerimden olmaya… Vazgeçtim… Beni bu hale getirende ne korkunç bir sapık katilin maceralarını ne de eciş bücüş yaratıkların, iğrenç mahlukatın insanların kafasını kopardığı bir korku filmi değildi. Sadece Antalyaspor – Galatasaray maçını izledim.

Oysa ne hevesle gelmiştim eve… Onca yorgunluğuma, uykusuzluğuma rağmen, beni Salı gününe daha zinde hazırlayacak erken ve güzel bir uyku yerine, genel anlamda sadece takımımın maçlarını izlemek için ayda 100 TL’den fazla para verdiğim dijital platformun karşısına oturmayı tercih etmiş ve bu sefer olacak diye dualar etmiştim… Ama yine yemedi, yine olmadı. Yine koskoca bir komedi oyunu vardı sahada. Oyunun yazarı ister Hollandalı, ister Romen ister Türk olsun, hikaye asla değişmiyor, Avrupa Şampiyonu olmuş koskoca Galatasaray, amatör takımların düşmeyeceği duruma düşüyordu.

Komedi kısa sürede yerini korku filmine bıraktı. Başta kahkaha olarak atlatılan inanılmaz hatalar, yerini giderek daha fazla gerilime ve mide bulantısına bıraktı. Ortada aslında bir futbol takımı da yoktu. Sanki aynı gün, aynı saatte tesadüfen bir araya gelen 11 kişi, hazır çimi de bulmuşken zevkine maç yapmaya karar vermişti. Sahada oynayanlarda, bakkal Hasan, berber Hüseyin, kasap Necmi’den daha fazla yetenek yoktu ya…

Önce bir oldu… Bu birinci gol kasabı, berberi, bakkalı biraz kendine getirir, hırslandırır diye düşündü herkes. Ama onlar gamsızdı. Tek düşündükleri biran evvel çimlerden uzaklaşarak esnaf hayatlarına geri dönmekti. O yüzden 2 ve 3’üncü golü de yemekten geri kalmadılar. Hele manav kaleci, golleri yerken kamyonetten tezgahında sergilemek için kendisine atılan karpuzları yakalamanın hayallerini kuruyordu.

90 dakika süren bu korku filmi bittiğinde insanda artık ne mide kalmıştı ne bağırsak…

Şimdi gelelim teşhise: Maalesef Galatasaray son yıllarda adına ve büyüklüğüne yakışmayan futbolculardan kurulu bir takım haline geldi. Büyük takımda oynamak üstün yetenek ister. Sıradan futbolcularla büyük takım oluşturamazsanız. Ama Galatasaray değil sıradan futboldu, vasat altı futbolcularla bu ligde mücadele etmeye çalışıyor. Değil üçüncü lig, amatör ligde bile mücadele edemeyecek adamaları bu takıma toplarsan elbette gelen geçen seni hallaç pamuğu gibi yere serer…

İsim vermeye gerek yok, herkes bu isimlerin kim olduğunu biliyor. Onlarla sahaya çıkılacağına genç takımdan birkaç futbolcu ile çıkılsa, inanın sonuç bundan daha kötü olmazdı…

Umarım bu kabus sezon biran önce biter ve sevdamız Galatasaray, eski günlerine geri döner… Dönmezse de canı sağ olsun, biz gene sevmeye, desteklemeye devam edeceğiz. Ancak o formayı alan futbolcu da sahaya yenilmek için çıkmayacak karakterde olmalıdır… İşin özü budur…

Sağlıcakla kalın!

Not: Bu yazı 5 Nisan 2011 günü yazılmıştır, ancak bazı teknik ve fiziksel nedenlerden dolayı 1 hafta geç yayınlanmıştır…

Yorum ekle

Bir Yorum Yazın

Cemal Alp Solak

İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri 2004 Mezunu, Eski Gazeteci, blogger, iletişim ve dijital pazarlama uzmanı... PHP ve WordPress sevdiği konular...